Carson McCullers - Altın Gözde Yansımalar

Yolda, vapurda, deniz kenarında ya da herhangi bir yerde birini beklerken okunacak ama kahve battaniye ikilisini çok da haketmeyen bir kitaptı. Neden böyle düşündüğümü açıklayayım. Başından sonuna kadar sıkılmıyorsunuz ama hep bir şeyler olmasını, birilerinin artık her şeyi göze alıp bağırıp çağırmasını, bunlar da olmayınca en sonunda kitabın içine girip karakterlerden bir kaçını -hangisi olduğu fark etmez, rastgele seçseniz de hak etmiştir- tokatlamak istiyorsunuz. Bir kitabın okuyucuyu içine katması ve de okuyanın hayal dünyasına olasıkları sıralaması güzel bir şey ama iyi bir konu bulup bunun harcanması da bir o kadar kötü.

Kitap bir yüzbaşı ve eşi, onların evinin karşısında oturan bir binbaşı ve eşi ile er Williams'ın tuhaf bağı üzerine kurgulanmış. Bu beş kişi ve bir de binbaşının evindeki yardımcı arasında geçen ve aslında karakterlerin birbirinden çok kendi içlerindeki dünyalarının ele alınmasıyla ilerleyen roman oldukça kopuk bir çizgide ilerliyor. 

Kötü ya da iyi diye yorumlayamam ama iç dünyaya yoğunlaşan kitaplardan hoşlanıyorsanız okumanızı tavsiye ederim.

Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 104
Türkçesi: İpek Babacan

Yorumlar

Yorum Gönder

En çok okunanlar

Fyodor Dostoyevski - Timsah

Jack London - Yıldız Gezgini

How I Met Your Mother