Gustave Flaubert - Madam Bovary

Bu kitabı merak etme nedenim Little Children filminde Kate Winslet'in canlandırdığı Sarah karakteri ve diğer kadınların Madam Bovary'nin kişiliği hakkında yaptığı yorumlardı. Oldukça feminen bir kadın izlenimi veren Sarah yüzünden benim gözümde canlanan Emma Bovary figürü toplumun baskısıyla ezilmiş, her türlü özgürlüğü elinden alınmış ve toplum dışına itilmiş bir karakterdi. 

Feminizmin kadın erkek eşitliğine dayanan bir görüş olduğuna inanarak şunu belirtmeliyim ki erkeklerin yaptığı ahlaksızlıkları yapmak kadınların da hakkıymış gibi bir mottoyu savunmak kesinlikle doğru bir bakış açısı değil ve feminist olmakla alakalı olamaz ki öyle olsa bile bu görüş topluma aşılanan bir zehirden ibarettir. Maalesef kadın erkek eşitliğini savunan ve kendini bu konuda topluma örnek olarak gören kişilerin eşitsizliğe maruz kalanın dünya görüşüne ve toplumdaki statüsüne göre davrandığına sürekli şahit oluyoruz. Yani bugün bir kadının başına bir şey gelse sözde feministlerin ilk baktığı cinsiyet değil statü oluyor.  

Kitaba dönecek olursak da Madam Bovary'nin yaşadıklarının kadın-erkek eşitsizliğinden dolayı olmadığına, yaptığı ahlaksızlığa kılıf bulabilmek için sürekli erkeklerle eşit olmadığı düşüncesine sarıldığına, bunun da bahsettiğim günümüz şartlarına ne kadar benzediğine şahit olacaksınız.

Emma sürekli bu dünyada erkek olarak yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünüyor. Bazen bunu dile de getiriyor ama onun asıl yakındığı erkek olarak istediğiyle gezip eğlenebilirken kadın olarak bunu yapamaması.

 Aslında bu durum bence de yanlış ama yanlış olan ahlaki kurallara karşı duran iki kişiye de aynı gözle bakılmaması olmalı bu durumun normal karşılanması değil. Bunun yanında Emma sürekli Paris'te yaşamanın hayalini kuruyor ve belki erkek olsaydı ekonomik özgürlüğüne kavuşup bu hedefine ulaşabilecekti ama onun dünyasında çalışıp bir yerlere gelmekten çok direk hazıra konmanın hayali var.

Kitabı okuduğunuzda Emma'nın eşi tarafından normalin üstünde sevildiğine ama Emma'nın istediğinin bu olmadığına tanıklık edeceksiniz. Aslında evliliğinin ilk yıllarında evliliğin verebileceği maksimum mutluluğun bu olduğuna inanıyor ta ki zengin bir ailenin verdiği ve birçok soylu adamın katıldığı baloya davet edilene kadar. İşte o noktadan sonra asla kendi hayatından tatmin olmuyor ve ömrünün sonuna kadar hep daha iyisini istiyor. Elindekiyle mutlu olamayan sadece Emma da değil. Başka karakterlerinde hep daha fazlasını isterken ne hallere düştüğünü gözlemleyebileceksiniz.

Kitabın üslubu okuduğum birçok kitaptan daha güzeldi. Çokça tasvir olduğu için masalsı bir dünyaya kapınızı açmış oluyorsunuz. Yazar bütün karakterleri aynı yakınlıkta anlatıyor.. Ne birini yüceltiyor ne diğeri hakkında olumsuz yorumda bulunuyor. Kimi anlatırsa anlatsın hep aynı kişiden bahsediyormuş gibi yazıyor. Bu durumda siz de kendinizi kimseye yakın hissedemiyor ve tarafsız bir gözle kitabın sonuna kadar gidebiliyorsunuz. 

Sayfa Sayısı: 356
Yayınevi: Karanfil
Türkçesi: Serhan Nuriyev

Yorumlar

En çok okunanlar

Fyodor Dostoyevski - Timsah

Jack London - Yıldız Gezgini

How I Met Your Mother