Ahmet Ümit - Elveda Güzel Vatanım

Bu tarz kitaplara çok sıcak bakmıyorum çünkü yazarların siyasi görüşleri gerçek tarihmiş gibi yansıtılabiliyor. Söz konusu Osmanlı İmparatorluğu olunca kırmızı çizgimiz haliyle daha da keskin oluyor. Anılarını onurlandırmak için atalarımızın başarılarına sahip çıkmalıyız ki hiçbir millete nasip olmayan zaferlerle taçlanmış tarihimiz zaten her daim bizi gururlandırıyor. Elbette bunun yanında salt milliyetçilik yapmayıp hatalarını da saklamadan dürüstçe gün yüzüne çıkarmalıyız. Hatalar da ata mirasıdır.

Kitabı inceleyecek olursak; Osmanlı'nın yıkılışına ve Türkiye'nin kuruluşuna şahitlik eden eski İttihat ve Terakki üyesi Şehsuvar Sami'nin yaşamak zorunda kaldığı hayat kendi yazdığı mektuplar ile ele alınıyor.

Şehsuvar Sami yazardır ama çok sevdiği vatanının gücünü ve otoritesini hızlı bir şekilde kaybetmeye başlaması üzerine çevresindeki insanların tenkitlerine ve uyarılarına aldırış etmeden İttihat ve Terakki'ye katılmaya karar verir. Verilen görevleri yerine getirmek için hem yazarlığı hem de sevdiği kadını bırakır. Daha doğrusu bunu bir vatan borcu olarak kendine görev beller. Başından geçenleri ise okumayacağını bile bile yıllar önce terk ettiği sevgilisi Ester'e mektuplar ile anlatmaya çalışır. 

Şehsuvar kendi isteğiyle seçtiği bu hayatta yapabileceğine daha önceden ihtimal bile veremeyeceği görevlerle karşılaşır. Ancak ifa sırasında kendisinin bile inanamayacağı soğukkanlılığa sahip olduğunu görür. Zaman ilerledikçe kırılma noktasına doğru sürüklenir, "Ben doğru olanı mı yapıyorum?" sorusu aklında dolanmaya başlar ve bu noktadan sonra geçmişte seçmediği yoldan gitseydi nasıl bir hayatı olacağını düşünürken bulur kendini. Üstelik ölümüne bağlandığı yol ona istediği zaferi vermiştir istediği sonu değil. Çünkü siyasette hangi yol seçilirse seçilsin güç elde edildiğinde karşısında durulan insanlardan farklı biri haline gelinemeyeceği er yada geç öğrenilir. Farklı yöntem aynı sonuç. 

Yayınevi: Everest Yayınları

Sayfa Sayısı: 560