Vladimir Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut

Hasan Sabbah'ı duyanlar dünyadaki meşhur cennet bahçelerini de bilirler.. Her ne kadar böyle bir inancın yayıldığını kesin olarak bilsek de bunun nasıl başarılabildiğini aklımız almaz. Konuyla ilgili elimizde çok fazla belge yokmuş ama bu kitap sayesinde hayalimizde az çok olup bitenleri canlandırabiliyoruz.

Yazar üç ana kahraman ve çevresindekilerle kurgusunu oluşturmuş.
Herkesi etkisi altına alabilme kabiliyeti ile Hasan Sabbah,
Cennette olduğuna inandırılan fedailerden birisi olan İbni Tahir,
Cennetteki hurilerden biri olduğuna inanılan Halime...

Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizamülmülk, aynı okulun talebesi üç yakın arkadaştır. Gelecekte hangisi nüfuz sahibi olursa diğerlerini yanına alacağına dair birbirlerine söz verirler. Nizamülmülk  namı her yerden duyulan bir vezir olacaktır. Sözünü tutup Sabbah'ı saraya aldırır ama onun kısa zamanda sultanın bile gözüne girmesini kıskanır. Ömer Hayyam ise kendini bilime ve eğlenceye veren bir kadın düşkünü haline gelecektir. Ama Hasan farklıdır. Küçüklüğünden beri hayatı sorgular, sistemin ilerleyişini anlamaya çalışır. İnsanların büyük bir çoğunluğunun inandığı dine körü körüne bağlı olup hiçbir denileni sorgulamadan kabul etmelerini anlayamaz. Küçükken bile dini meseleler üstüne çok düşünür. Hatta daha ileri gider ve kendisinin Mehdi olup olmayacağını bile sorgular. Bu sorgulamalar gittikçe sıklaşır ve artık aklının da alamayacağı sınırlara dayanır. Sonra birgün fark eder ki dine inancı kalmamıştır. Ama insanları bu şekilde peşinden sürükleyemeyeceğini de bilir. O da sözde mucizelerle kendi peygamberliği ilan eder. Herkes onun ne kadar mübarek bir zat olduğuna inanmışken onun gerçek düşüncesi şudur:

"Esasen her tarikat mensuplarını aldatma üstüne kuruludur. İnsanların idrak kabiliyetleri farklı farklıdır. Onları idare etmek isteyen biri bu kabiliyetlerin sınırlarını tespit ederek dikkate almaya mecburdur. Kalabalıklar peygamberlerden mucize istediler. İtibar sağlayabilmek için peygamberler kendilerinden istenileni yapmak zorundaydılar. Bilinç seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüde artar. Kısacası ben insanlığı iki temel gruba ayırırım. Birinci grupta neyin ne olduğunu bilen bir avuç insan vardır. Diğer gruptaysa hiçbir şeyin farkında olmayan kitleler. Birinci grup liderlik etmek ikinci grupsa onları izlemekle yükümlüdür. Birinci gruptakiler anne babalara ikinci gruptakiler ise çocuklara benzer. İlki hakikate asla ulaşamayacağını bilir. İkinciyse ellerini uzatarak hakikate koştuğunu sanır. Bu durumda ilk gruptakilerin diğerlerinin zihinlerini masallarla hayal ürünü hikayelerle doldurmaktan başka çaresi var mıdır?"

Fedailer ise kale içinde eğitilen genç erkeklerden oluşur. Dini bilgilerin yanında ağır şartlarda savaş dersleri de alırlar. Onları eğitmekteki amaç bir nevi çok güçlü canlı bombalar haline gelmelerini sağlamaktır. Zaten dünyadayken cenneti görüp Hasan Sabbah'ın verdiği vazifeleri yaptıklarında sonsuza dek oraya gideceklerine inandırılacaklardır.

Dağların arasında yüksek surları ve kuleleri olan ve aşması çok güç uçurumlarla çevrili bir kaledir Alamut. Diğer adıyla Kartal Yuvası.. Hasan Sabbah'ın burayı nasıl ele geçirdiği muammadır ama insanları cennette olduğuna ikna edebilen biri için kaleyi almak çok da zor olmasa gerek. Kalenin ön tarafındaki sarp arazinin aksine kimselerin bilmediği arka bahçesi adeta bir cennettir. İşte köle pazarından alınan kızlar da burada yaşarlar. Uyuşturucu ile aklı bulandırılan fedailer kalenin taş yığınından oluşan odalarında uykuya daldıklarında köleler tarafından gizli bir yoldan taşınarak hemen yakındaki bu bahçelerde uyanırlar. Müziği, dansı, şiiri adeta profesyonelce icra eden bu kızlar genç fedailerin aklını çelecektir ve artık Sabbah'ın gerçekten cennetin anahtarına sahip olan son peygamber olduğuna inanacaklardır. Yani plan budur.

Yayınevi: Koridor Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 510
Türkçesi: Ender Nail

Yorumlar

En çok okunanlar

Fyodor Dostoyevski - Timsah

Jack London - Yıldız Gezgini

How I Met Your Mother